Medyatik Senaryolar

Posted by Ömer Burak |13 Eyl 12 | 15 comments

Medyatik Senaryolar

Uzun zamandır yazmamamın sükunetini böyle bir konu ile bölmek istemezdim; ancak söylenmesi gereken birkaç söz var.

Dünyada en büyük acı evlat acısı imiş. Ne yazık ki güzel ülkemde bu acıyı sebepsiz ve hiç yere yaşayan birçok anne var. Burada ölenleri iki tarafa ayırıp milliyetçilik propagandasıyla terörü lanetleyecek, eleştirecek vs. değilim. Benim eleştirim medyaya olacak.

(Yazacaklarım kesinlikle vatan millet sakarya değildir. Yaşanan gerçeklere farklı bir açıdan bakış şeklidir.)

Her hafta haberlerde mutlaka bir şehit haberi görmekteyiz. Önce şehitliğin sözlük anlamı, sonra şehitliğin mertebeleri ve çeşitlerini incelemek gerek. Yazıda bu kısımlara değinmek istemiyorum, dileyen kendi araştırması ile bu bilgilere ulaşacaktır. Medyada yer alan bu kalıplaşmış cümle (şehit) ne yazık ki ayağa düşürülmüş durumdadır.

Medya ki gerçekleri çarpıtıp insanları yanlış eğiten sistem, medya ki bir kitlesel silah konumunda, medya ki insanları gayet güzel uyutabilmekte…  İşte o medya bir şehit haberi sunulacağında gayet duygusal ses tonu ve kalıplaşmış cümlelerle (hain pusu, katledildi, evlatlarımız, şehit oldular vb) masum bir şekilde haberlerini sunmakta ve izleyenleri hüzne boğmakta. Bu medya milletine bu kadar sahip çıkıyor da neden dizilerde, reklamlarda kültürden uzak birçok şey, milletine empoze etmeye çalışıyor? Neden artık milletim alt tarafı bir kutu için sinerji oluşturabilecek ve heyecanlanacak kıvamda? Neden evlenme programlarındaki şaklabanlıkları sıradan bir olay gibi sanmakta?

Televizyonlar haykırılması gerekenleri değil haykırmak istediklerini gözler önüne seriyor. Aynı şekilde şehit olma mertebesini de bu fikriyatla cümlelerine ekliyorlar. Peki ama ne amaç uğruna, neye şehit olmak?

Devlet terörü, bitmemesi için kendi eliyle desteklerken, siyasi güçler geleceklerini satmışken, ortada bir cihat yokken kime bu şehitlik makamı? Burada ölen askerlere kesinlikle ilgisiz kalmıyorum. Acıyor ve üzülüyorum bir hiç uğruna hayatını kaybettiklerine.

Medya halkımı öyle  bir kandırmış ki baba televizyona çıkıp vatan sağ olsun diyebiliyor, hangi vatan? Dış güçlere hizmet etmeyi misyon belirleyen vatan mı? Sanmıyorum ki hiçbir anne kendi elleriyle büyümesinin  her saniyesine şahit olduğu gözünün nurunu, kaybettikten sonra vatan sağ olsun desin. Diyorsa da anneliğinden şüphe ederim.

Son olarak iş dönüşü akşam 3 yıldır görüşmediğim bir arkadaşıma denk geldim. Bu zaman zarfında askerlik görevini yapmış ve bana yaşadıklarını anlatıyor. Çatışma bölgesinde geçen askerliği sırasında tüm arkadaşlarıyla beraber psikolojisinin bozulduğu, ölmek için dua ettiği ve daha birçok mevzuyu dile getirdi. Düşünüyorum da haberlerde yine klişe haline gelen ” askerlerimiz kahramanca çarpıştı” sözcüğü ne kadar gerçeği yansıtıyor. Vatanını seven çok asker var; ancak sıcak çatışma anında sırf mecburi askerlik görevini ifa ettiği için o an orada bulunan da çok asker var.

Kısa yazı niyetiyle başladım ancak duramadım. Daha da yazılacak çok ama çok cümle var. Tepkim medyaya, tepkim cahil kalmak için didinen halkıma. Umarım ki doğru pencereden doğru yöne bakabilirsiniz.


15 comments

  1. Güzel bir yazı olmuş ömerim. Şunuda ben ben belirtmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında askerlik vazifesi başındayken herhangi bir nedenden ötürü ölen askerlerimiz şehit değildir.

    Şehit, ALLAH yolunda cihad yaparken canından olan kişiye denir. Siyasi olaylar neticesinde ölen adama şehit denmez, bunu diyen adamın aklından şüphe ederim. Zaten milletimizin aklından şüphe duymaktayım.

    Bir ayeti celile ile mesajımı pekiştirmek isterim. Al-i İmran süresi 169 yada 170. ayetinde bu konuya değinmektedir.

    “Allah yolunda ölenlere sakın ölü demeyin. Bilakis onlar diridirler.”

  2. Ömer Kardeşim Düşüncelerini ve gerçekliği yansıttığın bu yazın için teşekkür ediyorum evvela.

    Bir arkadaşımı hediye ettiği kitabı okudum Reklam yapmak istemiyorum amacım medya veya bir birimin insan topluluğunu yada bir ülkedeki tüm insanları nasıl neo-korteks beyin kısmının , R-kompleks beyin yapısına çevrilebileceğini anlatıyor. Kitap: HERŞEY BEYİNDE BAŞLAR (MÜMİN SEKMAN)’a ayit bir kitap ısrarla okunmasını tavsiye ediyorum.

  3. Yazına aynen katıldığımı seninle aynı hisleri paylaştığı belirtmeliyim yalnız ilk cevap yazan arkadaşın görüşlerine katılmadığımı da belirtmeliyim…

  4. Çok basit bunların bu kanalların sahibi çok güçlü kişiler elinde gücü olan dahada güçlenmek isterler güçlenmek içinde masum insanları kullanırlar ya da başka grup ve örgütlere katılarak masum insanları etkilerler en tanınmışlarıdır…

  5. Medya’dan yani televizyondan oldum olası nefret ediyorum. Çünkü bağımsız haberler sergilenmiyor, doğrular değil artık sadece olması istenilen veya olması gereken veyahut göz boyamak amaçlı bir şeyler gösteriliyor ve kınıyorum.

  6. yorumlarınız için teşekkür ederiz tvlerde herkes kendi görüşlerini yansıtmalı fakat televizyon modaretörleri ve sahipleri tarafsız olmalı taraf tutarak yol alınmaz.

  7. “Televizyonlar haykırılması gerekenleri değil haykırmak istediklerini gözler önüne seriyor.” sanırım son dönemi en güzel anlatan sözdür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir